İki Ülke, İki Karar

-
Aa
+
a
a
a

 

Geçtiğimiz günlerde iki ülke, ulusal savunma alanında iki karar aldı. Bunlardan ilki Kuzey Kore’nin nükleer deneme yapması, ikincisi de Hindistan’ın Arjun tankının sınırlı üretimine geçmeyi düşündüğünü açıklamasıydı. Bunlardan ilki, doğal olarak, dünya ölçüsünde çok ilgi topladı. İkincisini ise daha çok konunun uzmanları ve meraklıları fark etti. Bu iki olayın ortak yönü, her iki ülkenin de bu konuları “ulusal savunma” bağlamında “ulusal prestij” göstergeleri haline getirmiş olmalarıydı. Bu iki olaya iktisadi açıdan bakmak istiyorum.

 

Kuzey Kore’nin Nükleer Denemesi

 

Kuzey Kore, 9 Ekim 2006 günü, Kuzey Hamkyung ilindeki Kilju kenti dolaylarındaki Hwadari’de, yerel saatle 10.36’da bir yer altı nükleer denemesi yaptı. Nükleer denemenin Japonya’nın yeni başbakanı Shinzo Abe’nin Güney Kore’ye bu sıfatla yaptığı ilk ziyeretle aynı güne rastlatılmış olması amacın dünyanın dikkatini çekmek olduğunu gösteriyor.

 

ABD Kuzey Kore’nin yaptığı denemenin gücünün 0.550 kiloton (550 ton dinamit karşılığı) olduğunu açıkladı. Oysa denemeden 20 dakika kadar önce Kuzey Kore Çin Halk Cumhuriyetini 4 kilotonluk (4000 ton dinamit karşılığı) bir nükleer deneme yapacağını bildirmiş. Rusya Savunma Bakanı ise patlamanın gücünün 5-15 kilo ton (5000-15000 ton dinamit karşılığı) olduğunu söylemiş. Tahminler arasındaki farkın büyüklüğü, insanı şaşırtıyor. Yer altında yapılan denemelerin gücünü sismik kayıtlara bakarak tahmin etmeyi güçleştiren teknik sorunlar varmış. Yine de bu açıklamalardan bir sonuç çıkarmak olanaklı. O da şu: Hangi tahmini alırsak alalım, Kuzey Kore’nin Hindistan ve Pakistan’ın daha önce yaptığı denemelerde daha düşük güçte bir nükleer deneme yapmış görünüyor. İşin teknik yönünde bir ilginç nokta daha var. Kuzey Kore’nin olanakları böyle bir deneme için gerekli nükleer malzemeyi üretmesi bir yıl, hatta biraz daha fazlasını gerektiriyormuş.

 

Bu kadar pahalı bir denemeye girişen Kuzey Kore ekonomisi ise hiç de iyi durumda görünmüyor. Eldeki, pek de sağlam olmayan bilgilere göre, 2003 yılında adam başın geliri 818 dolar olan bu ülkenin aynı yılda ihracatı 1.066 milyar dolar, ithalatı ise 2.049 milyar dolar. Kuzey Kore’nin satın alma paritesiyle düzeltilmiş kişi başına milli geliri 1000 dolar. Bu da Rvanda, Tacikistan ya da Kenya düzeyine karşılık getiriyor. Buna karşılık, askeri harcamaların GSMH’a oranı 1990’larda %30’lar dolayında seyretmiş. Ordusu 1 milyon kişi dolayında. Bu kıtlıklar ülkesinde kişilerin tüketimleri tayına bağlanmış. Ama herkese eşit dağıtma diye  bir şey yok. Kişiler ideolojik konumlarına göre üç sınıf ve 51 kategoriye ayrılmış. Hepsinin tayını farklı imiş!

 

Kuzey Kore’nin dış ticareti çok büyük ölçüde Çin, Japonya ve Güney Kore’de yoğunlaşmış durumda. 2003’teki dış ticaret açığı 2001’dekinin yarısından az. Buna rağmen, ticaret açığı ülkenin ihracatının % 92’si düzeyinde. Açığının bir kısmını dış yardımla karşılıyor. Kalanını da yasal olmayan faaliyetlerle (silah ve uyuşturucu ticareti) karşıladığına ilişkin bilgiler var.

 

İşte bu zorluklarla boğuşan ülke, pahalı bir iş olan nükleer silah yapımı ve bunları hedefe taşıyabilecek füzelerin geliştirilmesi programlarına her yıl büyük miktarda kaynak ayırıyor. Hem de 1962’den bu yana. İşte size bir kaynak kullanım kararı. Temel gereksinimleri bile karneye bağla, nükleer silah yapmaya çabala...

 

 

Hindistan’ın Arjun Tankı

 

Pakistan ile 1971 savaşının hemen arkasından Hindistan kendi silahlı kuvvetleri için bir tank geliştirme kararı aldı. Tankın tasarımı 1974’te biçimlendi. Uzun çalışmalardan sonra Arjun adı verilen bu tankın prototipi 1984’te tamamlandı. Bu tankın seri üretimine geçmek için karar alındı, bu yönde çalışmalar başladı. Arjun tankı, özellikle Baharitya Janata partisinin liderliğini yaptığı sağ koalisyonun iktidarda olduğu 1998-2004 döneminde, Tejas jet av uçağıyla birlikte,  Hindistan’ın gurur sembolü haline getirildi. (Aynı dönemde Hindistan nükleer deneme de yapmıştı) Törenlerde boy gösterdi, her fırsatta sözü edilir oldu. Ama Arjun başarılı olmadı. Pek çok teknik sorun çıkmıştı. Öte yandan bu proje Hindistan’a çok da pahalıya patlamıştı. Ülke Arjun’a harcadığı para karşılığında ondan çok daha modern, kullanımı çok daha kolay ve etkin Rus yapımı T-90 tanklarını alabiliyordu. Ama, politikacıları da içeren Arjun lobisi “ulusal gururdan” fedakârlık etmek istemiyordu.

 

Hindistan’da şimdiki hükümetin iki arada bir derede kaldığı anlaşılıyor. Bir yanda 33 yıllık bir miras, öte yanda gereksinimleri en uygun biçimde karşılama baskısı. Sonuçta Hindistan hükümeti tavrını iki ayrı açıklamayla belirtti. 5 Ekim 2006 da Hindistan ordusunun modernleştirilmesi için 1000 adet T-90S tankı temin edeceğini açıkladı. 12 Ekim 2006’da ise Hindistan Savunma Bakanı Rao Inderjit Singh’in Arjun tankının seri üretimine başlanacağına dair demeci yayınlandı. Bu iki mesajdan çıkan sonuç şu: Hindistan sonuçta akılcı tercih yapmış ve ordusunun temel savaş tankı olarak kendi yaptığı Arjun’u seçmemişti. Ancak, hükümet projeyi de bu noktada durduramamış, daha önceki hükümetin 124 Arjun tankının yapılmasına ilişkin kararını yürürlükten kaldırmamıştı. Bir farkla: Daha önceki hükümetin aldığı karara göre “ilk parti olarak” 124 tank alınacaktı. Anlaşılan, şimdi “toplam” en çok bu kadar alınacak.

 

Görüldüğü üzere Kuzey Kore, halkını temel gereksinimlerini bile karşılayamaz düzeyde süründürüp, ulusal savunmayı güçlendirmek adı altında kaynaklarını israf etmekte pervasızca devam ederken, Hindistan, (bence) kısmen de olsa, hatadan dönebildi. Bu farklılığı Hindistan’ın başbakanı Manmohan Singh’in saygın kişiliği ile açıklamaya kalkışmak herhalde yeterli olmayacaktır. Farklılığın nedeni Hindistan’da siyasal iktidarların topluma hesap vermekte, Kuzey Kore’de ise vermemekte olmasında yatmaktadır. Bu kadar basit.